Ayvacık Mutlu Son Masaj Salonu
Çanakkale Mutlu Son
Gün neredeyse bitmek üzereydi ama ben hala kendimi bitkin hissediyordum. Vücudum Çanakkale Mutlu Son halsizdi ve hala akşamdan kalmaydım. Kendimi mutfak lavabosuna kadar sürükledikten sonrasında musluğu açarak suyun birazcık soğumasını bekledim ve arkasından iki büyük bardak suyu kafama diktim. Ağzımdan içeri akan suyu öyle hızlı içtim ki bir an boğulacağımı sandım. Nefes nefese kalmıştım. Suyun vücudumdaki tüm hücrelere saldırdığini hissediyordum. Alnıma düşen küçük perçemi üfleyerek geri ittim. Kendimi birazcık daha iyi hissediyordum ama yeterli değildi.
Çanakkale Mutlu Son
Kanepeye doğru yaklaşıp kendimi yastıkların üstüne bıraktım. Çanakkale Mutlu Son Partiden artan kalıntılara, kadehlerin dibinde kalan içki damlalarına bakıyor, birazcık ortalığı toplamam gerektiği konusunda kendimi ikna etmeye çalışıyordum. Neticeta otuzuncu yaş günü partim dün gece değil, iki gece önceydi. Beynim hala dinlence gibi olmaktan çıkamamıştı. Vücuduma harekete geçmesi için sinyaller gönderiyor olsa bile, kaslarım bu sinyallere yanıt vermiyordu. Bedenimdeki aslabir hücreyi uyandırıp etrafı toplamaya ikna edemiyordum.
Masanın üzerindeki kadehleri inceleyen gözlerim, bu sefer de etrafta gürültüyle uçuşan bir sineğe takılmıştı. Her şey boştu. Kendi kendime acımamaya çalışıyordum. Daha önce de pek çok kereler olduğu şeklinde, her şeyin boş bulunduğunu hissettiğim bu sessizlik anlamış olurında, kollarını bana saracak bir erkek arkadaşım olmadığını hissediyor, fakat oturup kendime acımak istemiyordum.
Çanakkale Mutlu Son
Boğazcaımı temizleyip dudaklarımı ıslattıktan sonra derin bir nefes aldım.
Aşk hayatımdaki başarısızlıklarımdan şikayet ettiğimi duyan Mia, içtiği şampanyanın da etkisiyle “Hadi oradan,” demişti partide.
“Ne kadar şanslı olduğunun bilincinde bile değilsin. İstediğin her şeyi yapabilecek durumdasın.
Bizim benzer biçimde elin kolun bağlı değil.”
Bunu duyan Ida, “Ellerin bağlı mı?” diyerek kıkırdamıştı göz kırparak.
Mia, Ida’nın edepsiz şakasını duymazdan gelmiş olarak çakırkeyif bakışlarını bana doğru çevirmişti.
Masanın üzerindeki kadehleri inceleyen gözlerim, bu sefer de etrafta gürültüyle uçuşan bir sineğe takılmıştı. Her şey boştu. Kendi kendime acımamaya çalışıyordum. Daha önce de pek çok kereler olduğu şeklinde, her şeyin boş bulunduğunu hissettiğim bu sessizlik anlamış olurında, kollarını bana saracak bir erkek arkadaşım olmadığını hissediyor, fakat oturup kendime acımak istemiyordum.
Son yorumlar