Ayvacık Bayan Masör Hizmeti

Ayvacık Bayan Masör

“Kelepçelerini geri takmadan önce bir de sigara içebilirsin.” Sven bir an durakladı. Ayvacık Bayan Masör Harry saatine baktı. Hala yarım saati vardı. “Hadi, Sivertsen.” Sivertsen bardağı aldı ve bir yandan Harry’ye bakarken bir dikişte bitirdi. Harry bir sigara yakıp Sivertsen’e verdi. “Bana inanmıyorsun, değil mi?” dedi Harry. “Tam tam tersini düşünüyorsun.

Tom Waaler gelip seni bu iyi mi derler? – sıkıcı durumdan kurtaracak. Onun cebini doldurmak için meydana getirdiğin onca şeyden sonrasında tehlikeye atılıp sana olan minnet borcunu ödeyecek. Ve onun hakkında bildiğin şeyler hesaba katılırsa olabilecek en kötü şey sana yardım etmesi için ona şantaj yapmak.” Harry hafifçeçe başını iki yana salladı. “Daha zeki bin olacağını sanıyordum, Sivertsen. Ama tüm o kurduğun bulmacalar, cinayetleri kurgulaman ve hep bir adım önde olman. Tüm bunları düşününce insan karşısında daha parlak zeka birini göreceğini zannediyor. Ama daha Waaler şeklinde bir köpekbalığının iyi mi hareket ettiğinden bile haberin yok.”

Ayvacık Bayan Masör

“Haklısın, ” dedi Sivertsen gözleri yarı kapalı bir şekilde sigarasının dumanını tavana doğru üflerken. “Sana inanmıyorum.” Sivertsen sigarasının dumanını silkeledi. Küller bardağa değil de yere düştü. Harry bunun bir çözülme olup olmadığını düşündü. Ama hayatında çok çözülme görmüş biri olarak yanıldığını hemen anladı. “Haberlerde havanın soğuyacağını söylediler, ” dedi Harry. “Norveç haberlerini takip etmiyorum.” Sivertsen sırıtıyordu. Harry’yi alt ettiğini düşünüyordu. “Yağmur, ” dedi Harry. “ayrıca su nasıldı?” “Bildiğin su.” “Yusufun Kutsaması dedikleri kadar varmış” dedi. “Yusuf’un nesi?” “Kutsaması. Tat yok. Koku yok.

Ne işe yaradığını gayet İyi bildiğini sanıyorum. Bir ihtimal Norveç’e bundan da sokmuşsundur. Çeçenistan’dan Prag’a, oradan da Oslo’ya?” Bu sefer Harry sırıtıyordu. “Kaderin cilvesi.” “Sen neyden bahsediyorsun?” Harry Sven’e bir şey fırlattı. Sven atılan şeyi havada kaptı ve incelemeye başladı. “Bu boş…” Harry’ye baktı. “Skâl.” “Ne?” “Patronumuz Tom Waaler’dan sana bir hediye.” Harry Sivertsen’i izlerken sigarasının dumanını burnundan dışarı verdi. Yüzünün kasları gerildi. Adem elması bir aşağı bir yukarı hareket ediyordu. Parmaklarını boynuna götürdü. “Dört cinayetin zanlısı olarak şu anda yüksek güvenlikli bir hapishanede olman gerekiyordu, Sivertsen. Bu hiç aklına gelmedi mi? Fakat sen bunun yerine elinde polis rozeti olan her insanın elini kolunu sallayarak rahatça girebileceği bir nezarethanede tutuluyorsun. Seni buradan çıkarıp, dışarıdaki gardiyanlara sorgulamaya götürdüğümü söyleyebilirim. Sahte evraklarla tahliye edip Prag’a doğru yola çıkmanı sağlayabilirim. Veya şimdi olduğu şeklinde cehenneme gönderebilirim.